Sabahın ayazında çıkıpta torosların,
Buz kesen suyundan kandın mı hiç?
Yörükoğlu’nun kalbine giripte,
Derdini andın mı hiç?
Ardıç kokusuyla uyanıp,
Bir nazına saatlerce yalvarııp,
Her görünüşüne üçbeş beyit yazıp,
Bir bakışına öylece daldın mı hiç?
Yalçın koyaklarda kekik tarlalarına,
Kırlarında gelincik oymaklarına,
Boynu bükük lale,nergiz öbeklerine,
Seni arayan yörüğü sordun mu hiç?
Koca çamım söyle dindir acımı,
Söndür gönlümdeki sevda sancımı,
Aradım da bulamadım yürek sızımı,
Yörük kızı başka kalp çaldın mı hiç?
Cevap; Yörük oğlu
Sabahın ayazıyla yoluna çıkarım torosların,
Yandıkça soğuk suyla yüreğimi ovarım,
Kalbine giden yolu nicesin ararım,
Derdim derdinle duman olmaz mı hiç!
Ardıçları sararım kendime sendin diye,
Saatler geçer kokundur diye yanarım
Yiğit sevdana gülmaniler yakarım,
Söyledikçe kayalarda yankılandı duydun mu hiç!
Dağlarda kekik tarlalarında gezerim,
Gelincik oymaklarından gelinlik dilerim,
Lale,sümbüllerden seni sorayım,
Neden boynum büküldü gördün mü hiç!
Koca çamım sana ne söyleyeyim,
Gönlümün yiğidi bilmez mi derdimi
Bulamadıysa aradığı kalp hırsızını
Sor bakalım ona başka kapı çaldı mı hiç?
Yasin TEMİZ
|